Türkiye, RSF’nin Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 154’üncü sırada

PAYLAŞ - BEĞEN

Bugün, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü. RSF’nin Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 154’üncü sırada yer alan Türkiye’de 100’ün üzerinde gazeteci tutuklu. Uluslararası Af Örgütü de Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla yayımladığı açıklamasında, Covid-19 salgınının Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik baskılara yenilerini eklediğini kaydetti.

Birleşmiş Milletler’in (BM) 1993 yılında aldığı bir karar ile tüm dünyada 3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak belirlendi. Ancak basın ve basın çalışanları üzerindeki baskılar kalkmış değil.

100’ün üzerinde gazetecinin tutuklu bulunduğu Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün basın özgürlüğünün durumunu mercek altına aldığı 2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 154’üncü sırada yer alıyor.

Baskılara yenileri eklendi

Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla bir açıklama yayımlayan Uluslararası Af Örgütü de, yeni tip Corona virüsünün yol açtığı Covid-19 salgınının Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik baskılara yenilerini ekleyerek, ülkenin dört bir yanında gazetecilerin yanlış haberlerle mücadele bahanesiyle hedef alındığını belirtiyor.

Türkiye: COVID-19 pandemisi gazeteciler için korku iklimini şiddetlendiriyor” başlığı taşıyan açıklamada ‘dünyanın en büyük gazeteci hapishanelerinden biri’ olarak tarif edilen Türkiye’de, gazetecilerin Covid-19’la ilgili haber yaptıkları, hatta tweet attıkları gerekçesiyle ceza soruşturmalarına uğradığına ve gözaltına alındığına dikkat çekildi.

Af Örgütü’nün Türkiye Kampanyacısı Milena Buyum, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Türkiye’de gazeteciler 2016’daki darbe girişiminden bu yana devamlı olarak keyfi gözaltı ve yargılanma tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Covid-19 salgını yetkililere medyayı hedef almaları için fazladan bir bahane verdi” dedi.

Buyum, “Covid-19’la ilgili haber yapan, hatta sosyal medya paylaşımlarında bulunan gazeteciler, Türkiye’nin mevcut durumda parmaklıklar ardında tutulan, duruşmaya çıkarılmaksızın aylarca alıkonulan ve muğlak terörle mücadele yasası veya ifade özgürlüğünü sınırlandıran diğer yasalar kapsamında yargılanan çok sayıda bağımsız medya çalışanından biri olma kaygısı duyuyor” diye belirtti.

“Gazeteciler erken tahliyenin kapsamı dışında bırakıldı”

Türkiye’de basın üzerindeki son aylarda yaşanan baskılara da değinilen açıklamada, gazetecilerin ‘erken tahliyenin kapsamı dışında bırakıldığı’ hatırlatıldı.

13 Nisan’da infaz düzenlemesini de içeren yasanın Meclis’ten geçtiği hatırlatılarak, “Bu değişiklik, tutuklu yargılananları ve aşırı geniş terörle mücadele yasaları veya devlete karşı suçlar kapsamında mahkum edilen kişiler de dahil olmak üzere çeşitli kategorilerdeki mahpusların tahliye edilmesine imkan tanımadı” denildi.

Bu durumun cezaevinde tutulan gazetecilerin serbest bırakılmayacağı anlamına geldiği belirtilen açıklamada, “Türkiye’nin cezaevlerindeki aşırı kalabalık koğuşları hijyen koşullarının yetersiz olması nedeniyle cezaevlerini son derece tehlikeli hale getiriyor” uyarısında bulunuldu.

“Türkiye’de halihazırda kuşatma altındaki gazeteciler, Covid-19 salgını ortaya çıktığından beri yeni tehditlerle karşı karşıya kalıyor. Gazeteciler pandemiyle ilgili eleştirel haber yapmaları halinde sansüre ve ceza soruşturmalarına uğruyor ve yargılanıyor. Halihazırda cezaevinde tutulan gazeteciler ise enfeksiyon riski altında” diyen Milena Buyum, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Türkiye hükümeti derhal harekete geçmeli ve yalnızca işini yaptığı için cezaevinde tutulan tüm gazetecileri koşulsuz olarak serbest bırakmalıdır.”

Leave a Reply