Erkek şiddetinden kurtulmak için İsviçre’ye sığınan Ruşen Subaşı’nın sınır dışı edilmek istenmesi kamuoyunda ciddi tepkilere yol açtı. 8 Temmuz sabahı, Subaşı sınır dışı edilmek üzere Zürih Havalimanı’na götürüldü. Kadın hakları savunucuları, Subaşı’nın Türkiye’ye gönderilmesinin hayati tehlike oluşturduğunu vurgulayarak kararın durdurulmasını talep etti.
Subaşı, bir süredir annesi Songül Subaşı ile birlikte Bern’deki sınır dışı merkezinde tutuluyordu. Anne-kız, Türkiye’de babaları tarafından maruz kaldıkları şiddet ve ölüm tehditlerinden kaçarak İsviçre’ye sığınmıştı. Ancak yetkili makamlar, Subaşı ailesinin sığınma başvurusunu “hayatlarına yönelik ciddi tehdit bulunmadığı” gerekçesiyle reddederek sınır dışı etme kararı verdi.
Bern Kadın Dayanışması’nın çağrısıyla çok sayıda kadın ve insan hakları aktivisti Zürih Havalimanı önünde bir araya gelerek protesto gösterisi düzenledi. Kadınlar, ellerinde “Ruşen Subaşı’nın sınır dışı edilmesini durdurun”, “Beni ölüme göndermeyin” ve “Jin Jiyan Azadî” yazılı pankartlarla yetkililere çağrıda bulundu.
Bern Kadın Dayanışması tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Ruşen ya da benzer şekilde yaşam güvenliği tehlikesi nedeniyle İsviçre’ye sığınan kadınların geldikleri ülkelere geri gönderilmesi, onları ölüme yollamak anlamına gelir.”
Ruşen Subaşı, 25 Kasım 2024 Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde yaptığı açıklamada, yaşadıklarını anlatarak “Bizi ölüme geri göndermeyin” sözleriyle kamuoyuna seslenmişti.
Kadın hakları savunucuları, Ruşen Subaşı hakkındaki sınır dışı kararının iptal edilmesini ve özgürlüğüne kavuşmasını istiyor.
