İstanbul’da günlerdir eylemlerini sürdüren Migros işçileri, kendilerine hapse atılma mesajlarıyla tehdit edildiklerini belirterek, “Ne yaptık ki hapis yatacağız” diyerek, tepki gösterdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun sanal medya hesabından yayın yaptığı ÖFG TV’ye bu hafta İstanbul’da direnen Migros emekçileri ile kurye işinde çalışan emekçiler konuk oldu.
Yayına bağlanan Migros işçi eylemlerinde yer alan Bekir Gök, yaşadıklarını anlattı. Migros depo çalışanı olduğunu ve asgari ücret aldığını aktaran Gök, “Geçen sene asgari ücretle bizler en azından evimizi geçindirebiliyorduk ama bu sene yeni yapılan zamlardan sonra her şeye yüzde 200 zam gelmesi bizim belimizi büktü. İstanbul’da en düşük ev kirası 2 bin TL’dir. 3 çocuğum var” diye belirtti. Geçinemediklerini sorumlularına aktardıklarını dile getiren Gök, görüşmeleri ardından taleplerinin kabul edilmesi yerine 257 işçinin işten çıkarıldığını söyledi.
EYLEM BAŞLADI, POLİS GELDE
İşsiz kaldıklarını aktaran Gök, “Çalışmayı reddediyoruz, biz de çalışmak istemiyoruz dedik. Çünkü asgari ücrette daha hafif şartlarda daha hafif işler varken neden burada hamallık yapalım. Marketten insanlar 5 kiloluk yağı alıp eve götüreceği zaman biliyorsunuz ne kadar yoruluyorlar biz o 5 kg’lık yağları koli içerisinde 4’lü halde tek tek kaldırıp paletlere diziyoruz ve bunları bilek gücüyle çekiyoruz, bizim işimiz gerçekten ağır. Bundan bahsettik, dediler, devletin belirlemiş olduğu ücret bu. İnsanları bir nevi devlete de sitem etmeye yönlendirdiler. Tamam devlet bizim devletimiz, ülke bizim ülkemiz ama siz de patron olarak bunları yapabilirsiniz, yapamayacağınız bir şey değil. Eyleme başladık, eyleme başladığımız günün akşamında içeriye özel çevik kuvvetler girdi, özel polisler girdi, özel timler girdi, burada TOMA var, akrep var, burada bir ATAK helikopteri ile ALTAY tankları eksikti” diye konuştu.
‘HAPSE ATILMAK İLE TEHDİT EDİLİYORUZ’
Patronları tarafından tehdit edildiklerini söyleyen Gök, “İstediğimiz çok büyük bir şey değil, saatlerimize 4 TL günlük 30 TL faturamıza desteğiniz olsun, dedik ve bunu reddettiler. Burada biz 257 işçiyi işten attıkları zaman hepimiz şok olduk, beklemiyorduk böyle bir davranış. Artık gemileri yaktık geri dönüş yok. Yasa dışı işlemler yapıyorsunuz, bunun sonucu hapistir, gibi tehdit mesajları gelmeye başladı şirket tarafından. Hapis nedir? Biz ne yaptık ki hapis yatacağız! Deponda mallara zarar vermedik, patronları tartaklamadık sadece yasal hakkımız olan eylemi kullandık, iş bırakma eylemine geçtik, hepsi bu. Bu bizim yasal hakkımız, biz bunu kullandık. Biz burada asgari ücretle geçinemediğimizi belirtirken bize burada tehditler geliyor, ne tehdidi bu, neyin tehdidi bizi burada tehdit ediyorsunuz” ifadelerini kullandı.
MİGROS’U BOYKOT ÇAĞRISI
Kamuoyuna destek çağrısında da bulunan Gök, “Halkımızdan ricamız bizi desteklesinler, arkamızda dursunlar ve Migros’tan alışveriş yapmasınlar ve Migros’u boykot etsinler” dedi.
‘ÇOCUĞUM HASTANEYE GÖTÜREMİYORUM’
Migros’ta temizlik işçisi olarak çalışan Gülabi Aksu da mağdur olmalarına rağmen tehdit edildiklerini söyledi. Aksu, “Bazı arkadaşlarımız evine ekmek götürecek parası yok cebinde. Buraya geliyoruz, cebimizde 5 kuruş para yok, biz burada deponun önüne gelmek için. Çocuklar evde ekmek götüremiyorum, doğalgaz faturası gelmiş 500 TL para, doğalgaz parasını ödeyemiyorum. Mesai vermiyorlardı, 8 saat çalışıyordum, zorla bırakıyordum, çoluk çocuğumuz için mecbur kalıyorduk, mesaiye kalıyorduk. Benim çocuğum hasta götürüp getiremiyordum çocuğum rahatsız şu anda evde. Gücüm olsa zaten hastaneye götürürüm” ifadelerini kullandı.
‘ESNAF-KURYE MODELİNE YÖNELTME VAR’
Adana’da moto kurye olarak çalışan Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu kurye Ali Kaya da yaşadıkları sorunları anlattı. Dokuz aydan bu yana kurye olarak çalıştığını aktaran Kaya, “Pandemi döneminden sonra bu meslek sadece geçimini bundan sağlayan, yılların kuryeleri arasında değil de pandemi sektörleri kötü etkiledikten sonra işsiz kalmış birçok vasıflı insan tarafından da tercih edildi. Şu anda da normal sigortalı çalışan arkadaşlarımız, personeller aldıkları zamlardan memnun olmadığı için hatta kendilerine verilen zam kendilerine çalışma koşullarında yapılan düzenlemeler esnaf kurye modeline itmeye dönük, buna mobbing diyebiliriz. Kendilerine maaşlı, sigortalı, güvencesi olan çalışanlar yerine hiçbir güvencesi olmayan, yakıtı kendisine ait, aracı kendisine ait, herhangi bir sorunla karşılaştığında tamamen kendi başına çözmesi gereken esnaf kurye modeline yönlendiriyorlar. Düşük zam yaparak; mesela insanlar daha çok kazanabilmek için ya da yakıta gelen zamlardan dolayı kayıplarını telafi edebilmek için 8 saatlik mesaisini 12 saate, 14 saate yükseltebiliyorlar. Ben kendim 14 saat çalışıyorum” dedi.
‘KURYEDEKİ ÖĞRETMEN SAYISI MEB’DEKİNDEN FAZLA’
Birçok öğretmen ve mühendisin kurye işinde çalışmak zorunda kaldığını vurgulayan Kaya, şöyle devam etti: “Zincir marketlerde, kurye firmalarında çalışan emek veren öğretmenlerimizin sayısı Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen personel sayısından daha fazladır. Atamalar olmadığı için, ücretli öğretmenlik bu kadar yaygınlaştırıldığı için bin 500 TL’ye ücretli öğretmenlik yaptırıldığı için. Ben geçen hafta çalıştığım bir yerden, iki şirkette çalışıyordum birinde part time birinde tam zamanlı, tam zamanlı çalıştığımız yer keyfi kesintiler yapmaya başladı, zam tarifesi uygulayacağım derken birkaç farklı tarife uygulayacağım derken bizi maaşlar noktasında çok mağdur ettiler. Biz de kendi aramızda bu sorunun çözülebilmesi için bugün çalışmayalım dedik anında iş çıkışımızın verildiğini öğrendik. Bu sektörde işsiz kalmaz insanlar ama bu tür düzenlemeler olmadığı zaman bir insanın iki dudağı arasında olur mu bir insanın bütün meslek hayatı.”