Meclis komisyonu 5 Ağustos’ta toplanıyor. DEM Parti’den Meral Danış Beştaş, komisyonun sadece silah bırakma değil, demokratikleşme ve kalıcı barış yasalarını konuşacağına dikkat çekerek komisyon Öcalan’ı ziyaret etmelidir dedi.
Meclis’te kurulacak olan Kürt sorunu komisyonu 5 Ağustos’ta çalışmalarına başlayacak. Komisyonda AKP 21, CHP 10, Halkların Eşitlik Demokrasi ve Eşitlik Partisi (DEM Parti) 4, MHP 4, Yeni Yol Partisi 3 milletvekiliyle temsil edilecek. HÜDA PAR, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Demokratik Sol Parti (DSP) ve Demokrat Parti (DP) ise birer milletvekiliyle temsil edilecek.
DEM Parti’den komisyon çalışmalarında yer alacak isimlerden olan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş, komisyon hazırlıklarını, partisinin yapacağı önerileri, komisyonun yapması gereken çalışmalara dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
“Hedefimiz demokratik zemini güçlendirmek”
DEM Partinin komisyon hazırlıklarını çok yönlü ve kapsamlı yürüttüğünü belirten Beştaş, “Barış ve demokratik çözümü savunan bir parti olarak çeşitli kanun ve araştırma önergelerimiz mevcut. Türkiye’deki diğer örnekler, uluslararası deneyimler incelemeye alındı. Hedefimiz, Kürt meselesinde eşitsizlikleri ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak, demokratik zemini güçlendirmek” dedi.
Komisyonun sadece teknik bir çalışma alanı olmadığını vurgulayan Beştaş, “Burası siyasi bir zemin. Kalıcı barışın toplumsal yasalarını konuşmak ve demokratikleşme adımlarını tartışmak zorundayız. Bu komisyonun yasa yapacak olması büyük önem taşıyor” diye konuştu.
“Kararlar nitelikli çoğunlukla alınacak”
İktidarın komisyonu silah bırakma meselesiyle sınırlandırma eğilimine karşı çıkan Beştaş, “Komisyonun gündemi sadece silah bırakma olamaz. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt meselesinin kökenine inmek esas hedefimiz” ifadelerini kullandı. Ayrıca komisyonun dağılımı ve karar mekanizmasına dair, “Meclis usulüyle partilerin temsil oranları belirleniyor. Eşit temsil talebimizi her platformda dile getirdik. Kararlar nitelikli çoğunlukla alınacak” dedi.
Komisyonun adıyla ilgili tartışmalar hakkında ise Beştaş, “Terörsüz Türkiye Komisyonu gibi ayrıştırıcı bir isim kabul edilemez. Burada pozitif kavramlar üzerinden demokratikleşme, eşitlik ve dayanışma vurgulanmalı” dedi.
“Farklı kesimler sürece katkı sunmalı”
166 sivil toplum örgütünün komisyona katılma talebine de destek veren Beştaş, “Kürt meselesinin çözümü herkesin ortak sorumluluğu. Siyasetçilerden akademisyenlere kadar farklı kesimler sürece katkı sunmalı. Türkiye’nin önündeki en önemli meselelerden biri budur” diye belirtti.
Meclis’teki komisyonun kalıcı ve demokratik bir barış için önemli bir adım olacağını belirten Beştaş, “Bu süreç üç ayda bitmez. Ama Türkiye’nin demokratikleşmesinde, Kürt sorununun çözümünde bu komisyon çok önemli bir zemin oluşturabilir” değerlendirmesinde bulundu.
“Komisyon Öcalan’ı ziyaret etmelidir”
Öcalan’ın komisyonla ilgili görüşleri sorulduğunda ise Beştaş şunları söyledi; “Sayın Öcalan, sürece büyük önem veriyor. Komisyonun yasal zeminde kurulması gerektiğini vurguluyor. Bence bu komisyon Sayın Öcalan’ı ziyaret etmelidir. Neticede 27 Şubat çağrısını yapan, bu sürecin başlamasında çok önemli bir aktör olan Sayın Öcalan’dır. Bunu komisyonda önereceğiz. Bunu komisyon üyesi Meral Danış Beştaş olarak öneriyorum. DEM Parti’nin diğer komisyon üyeleriyle bu konuyu tartışmadık, ama farklı düşünmeyeceğimizi tahmin ediyorum.
Biz bu konuda düşüncesi olan, görüşünü söylemek isteyen herkese gidilmesi gerektiğini savunacağız. Dolayısıyla bu meselede başrolde olan birini nasıl önermeyeceğiz? Sayın Öcalan’ın sürece daha aktif katılımı gerekiyor. Çünkü çok önemli katkıları olabilir. Şu anda hala cezaevi koşullarında, izinle ve sınırlı sürede görüşebiliyor. Hala özgür değil. Bence bu konuda iktidar da bunu değerlendiriyordur. Bu mesele üç ayda bitecek bir mesele değildir. Bu müzakere sürecinin sağlıklı yürümesi için İmralı Adası’ndaki tecrit kısmen hafifledi diyebiliyoruz, ama bitti diyemiyoruz. Sonuçta Sayın Öcalan, 26 yılını tecrit altında geçirdi. Sayın Öcalan’a ihtiyaç var.”
