Şırnak ve ilçelerinde uygulanan “güvenlik” politikaları nedeniyle köylerine gidemediklerini belirten yurttaşlar, hükümete yakın medyada çıkan haberlere tepki göstererek, “Korucu olmadığımız için köye girişimize izin vermiyorlar” dedi.
Şırnak ve ilçelerinde 90’lı yıllarda uygulanan “güvenlik” politikaları nedeniyle yüzlerce köy yakılıp yıkıldı, binlerce kişi zorunlu göçe maruz kaldı. Son dönemlerde ise Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından köye dönüşler için çeşitli teşvik paketleri hazırlandı. İktidara yakın medyanın sık sık “köye dönüşler hızlandı, 20 yıl aradan sonra köylerine döndüler” başlıklarıyla haberler servis ediliyor. Ancak bu durumdan sadece korucu olanlar ve koruculuğu kabul eden kişilerin yararlandığını belirtilirken, köyleri yasaklı olan binlerce kişi bağ ve bahçelerine dahi giremiyor. Şırnak’ta bulunan Cudi ve Gabar Dağlarının eteklerinde olan onlarca köye halen girişlere izin verilmiyor. Yasaklı olmayan birçok köye ise karakolların izin verdiği süre ve belirli sayılarla girebiliyor.
KÖYÜMÜZE GİTMEK İSTİYORUZ’
Bu köylerden biri 1994’te yıkılan ve o günden beri yasaklanan Cizre’nin Cudi Dağı eteklerinde bulunan Şax (Çağlayan) köyünden 15 yaşında ailesiyle birlikte zorla çıkartılan Mehmet Turuğ (42), yıllardır yasakların kalkmasını beklediğini söyledi. Köylerinin yakılmasından sonra Türkiye metropollerine göç ettiklerini ve daha sonra 1999 yılında Cizre ilçesine döndüklerini anlatan Turuğ, 1994’teki yangından sonra da her sene köylerinin ateşe verildiğini söyledi. Köylerinde ne bağ, bahçe ne de ağaç bırakılmadığını dile getiren Turuğ, son yıllarda bazı köylere girişin serbest bırakıldığını fakat hala kendi köylerinin girişinin yasaklı olduğunu söyledi.
Köylerine gitmek için şimdiye kadar Şırnak Valiliği, Cizre Kaymakamlığı ve İl Jandarma Komutanlığına yüzlerce dilekçe yazdıklarını fakat köylerindeki askeri taburun izin vermediğini kaydeden Turuğ, “Bu gün kentte yaşamının pahalılığı yüzünden geçimimizi sağlayamıyoruz. 5 çocuğum var ve iş olmadığı için ben de çalışamıyorum. Köyümüze gitsek toprağımızı eker, hayvan bakar, geçimimizi sağlarız. Fakat buna izin verilmiyor” dedi.
Köylerinin yakıldığı tarihten beri sadece “çözüm süreci”nde günü birlik gidebildiklerini vurgulayan Turuğ, “Köyümüze bizler giremezken korucular rahatlıkla girebiliyor. En son bizim kuşağımız köyden çıktı. Çocuklarımız ne köy yaşamını ne de köy kültürünü biliyor. Çocuklarımız topraklarını tanımıyor. Bizler de diğer yurttaşlar gibi köyümüze gitmek istiyoruz. Artık köylerimizin serbest olmasını istiyoruz ve çocuklarımızı köylerimizde büyütmek istiyoruz” diye konuştu.
27 YILDA SADECE 2 KEZ GÖRDÜ
Yasaklı köylerden biri olan Deştalala’dan (Kırk Kuyu) olan 65 yaşındaki Emine Duymak, evleri yakılmadan önce bağ ve bahçelerinin olduğunu ve hayvan baktıklarını dile getirdi. Köylerinin güzelliğinden bahseden Duymak, 27 yıldır sadece iki defa görebildiğini belirterek, şunları söyledi: “Köye giriş için izin istememize rağmen çeşitli bahanelerle izin verilmiyor. Köylere girişin serbest olduğu söylemi doğru değil. Eğer serbest olsa biran bile Cizre’de kalmaz köyümüze gideriz.”
‘BENİ BENDEN Mİ KORUYACAKLAR?’
Aynı köyden olan Taybet Bayık (70) da, köylerinin yakıldığı zaman her şeylerini orada bırakıp çıkmak zorunda kaldıklarını aktararak, “Uzaktan da olsa köyümü izlemek bir hasrettir. Toprağımız, bağımız ve bahçemiz hepsi yakıldı. Sonraki yıllarda kendiliğinden yeşeren ağaçlarımız bile yakılıyor. Güvenlik gerekçesiyle köyümüze bize yasaklıyorlar. Beni ve tavuğumu terör olarak görüyorlar. Neyin güvenliğinden bahsediyorlar. Beni benden mi koruyacaklar. Korucu olmadığımız için köye girişimize izin vermiyorlar. Sistem yanlıları rahatlıkla köye girebiliyor ama bizlere izin vermiyorlar” diye belirtti.
‘YENİDEN HAYAT KURARDIK’
Şırnak’a bağlı yasaklı köylerden bir diğeri Meydîn’e (Seslice) uzun süredir gidemeyen Mehmet Güzen ise, köyde doğayla iç içe yaşadıklarını ifade etti. Meyve ve sebzelerini bahçelerinden aldıklarını ve güzel bir yaşantılarının olduğunu dile getiren Güzen, şöyle devam etti: “İlçe merkezinde yaşam koşulları köye nazaran daha rahat ama biz köyümüzde daha mutluyduk. Köyümüzde, dağımızda ve toprağımızdaydık. Daha çok huzurluyduk. Maalesef artık köyümüze bile giremiyoruz. Bu ne hukukidir ne de insanidir. 10 yıldır köyümü hiç göremedim. Keyfi bir şekilde izin vermiyorlar. Köyümüzü ve toprağımızı çok özledik. Ömrüm orada geçti. Köylere gidiş serbest olsa tekrar gider yerleşirdik. Yeniden bir hayat kurardık.”(MA)