İpek Er’i intihara sürükleyen tecavüz faili Musa Orhan’ın yargılandığı davanın duruşması görüldü. Failin tutuklanması talebi reddedildi.
Siirt’te İpek Er’e tecavüz ettikten sonra intihara sürükleyerek yaşamını yitirmesine neden olan uzman çavuş Musa Orhan hakkında, “Nitelikli cinsel saldırı” suçundan açılan davanın 5’inci duruşması, Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Görülen duruşmada, Orhan’a 10 yıl hapis cezası veren mahkeme, tutuksuz yargılanmasına karar verdi.
ÜÇ YILDIR TUTUKSUZ GEZİYOR
Duruşmada söz alan İpek Er’in annesi Hikmet Kılıç Kürtçe konuştu. “Sanık cezasız bir şekilde dolaşıyor. Siz benim yerimde olsanız kabul eder miydiniz?” diye soran Kılıç, “Herkes elini vicdanına koysun, rahatsanız ben de rahat olurum. Ölürsem beni kızımın mezarına koysunlar. Umarım Orhan cezasını Allah katında bulur. Ondan da, avukatından da şikayetçiyim” diye belirtti.
MAHKEME BAŞKANINDAN MÜDAHALE
İpek Er’in fotoğrafını gösteren Kılıç, “Bu benim kızım iyi bakın. Kızımı büyüttüm Musa ona tecavüz etti. Yeter artık, ona gerekli cezayı verin. Şerefi ve imanı yok onun” dedi. Kılıç’ın konuşması devam ederken mahkeme başkanı sözünü keserek, “Tamam anladık, beyanını aldık” dedi.
TARAFLAR AYNI YERDE
Mütaalaya karşı söz alan Avukat Nesrin Bilge, olağanüstü şartlarda bir mahkemede olduklarını belirerek, “Sanık tarafıyla aynı yerde oturuyoruz. Salon değişitirilebilinir” dedi. Mahkeme başkanı ise bunun üzerine, “Siz mahkemeyi itham altında bırakıyorsunuz” dedi.
Bilge ise “Biz hukuksuzlukları dile getiriyoruz. İpek’in avukatları ve sanık vekilleri bir arada oturuyoruz. Bir takımımız bilgisayardan zaptı takip edemiyor. Bilgi alışverişinde bulunamadığımızdan haklarımız ihlal ediliyor. Şartlarımızın iyileştirilmesini istiyoruz. 5 celsedir Musa Orhan susma hakkını kullanıyor. Savcının faile mütalaaya dair herhangi bir sözünün olup olmadığını sormasını istiyoruz” demesi üzerine, mahkeme başkanı daha sonra sorulacağını ifade etti.
ARA TALEBİ REDDEDİLDİ
Bilge, duruşmaya ara verilmesi talebinde bulunurken, mahkeme heyeti talebi reddetti. Savunmasının devamında Bilge, şunları söyledi: “Kürtlerin onurunu zedelemeye çalıştılar. Dosya farklı minvallere çekildi. Ayrıca hem mektuptan hem de ifade tutanaklarından yola çıkarak bir olay örgüsünü çıkarabildik. İpek Er ilk olarak susmuş ve başına gelenleri anlatamamış ama sonra ailesine açıklamıştır. İpek ailesine tecavüze uğradığını açıkladıktan sonra aileyle birlikte adalet arayışına geçti.”
SANIK YERİNE AVUKATI BEYAN VEREMEZ
Ardından söz alan Avukat Gulan Çağın Kaleli, “Facebook’un biran önce yazışmalara dair içerikleri göndermesi gerekiyor. Bunu tekrar talep ediyoruz. İpek Er özellikle bir telefon üzerinden iletişim kurduğunu belirtmiş. Dosya kapsamanda Musa Orhan’ın 4 hattının olduğunu görüyoruz. Ama ne hikmetse İpek Er’le görüştüğü telefon hattını kapatmış. Sanığın beyan vermesi gerekir. Sanık avukatı onun yerine geçerek savunma yapamaz ama avukatı onun yerine geçerek savunma yaptı. Dosyanın en önemli tanıklarından olan sanığın en yakın arkadaşı Ali Şahin’in bulunduğu yerde SEGBİS ile bağlanmıyor. Sanıkla birlikte Ankara’ya gidip oradan bağlanıyor. Musa Orhan konuşmamasına rağmen onun yerine konuşan birçok Musa Orhan olduğunu gördük. Burada Kürtçe konuşan İpek Er’in annesinin beyanları yarım yamalak çeviriyle alındı. İpek aramızda değil ama onun aramızda olmaması sadece Musa Orhan yüzünden değil. İpek, Musa Orhan’ın serbest bırakılmasından sonra hayatını kaybetti. Bu sorumluluğu size de hatırlatmak istiyoruz. Ya beraat kararı vereceksiniz ya da gerçekten bir hakikatin ortaya çıkmasını istiyorsanız tutuklarsınız” dedi.
Duruşma sırasında Er’in babası Fuat Er fenalaşarak, “Ben burada anlatılanları anlamıyorum” diyerek salondan çıktı.
BİLİMSEL MÜTALAA SUNULDU
Ardından söz alan Avukat Hatice Demir, akademisyenler Prof. Dr. Türkan Yalçın ve Doç. Dr. Eylem Ümit Atılgan’ın hazırladığı bilimsel mütalaayı okudu. Mütalaada, “rıza” kavramı üzerinde durulurken, “Kadınlar masumiyetlerini hala ispatlamak zorunda kalıyor” ifadeleri yer aldı. Tecavüze uğrayan kadına yüklenen ispat sorumluluğuna dair vurguların yer aldığı mütalaada, “Kadının beyanı esas alınmalıdır” diye belirtildi. Bilimsel mütalaada ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) sözleşmelerinde ve CMK’da yer alan kanun maddeleri de yer aldı.
TÜM DELİLLER MEVCUT
Öğleden sonra duruşmada konuşan Hatice Demir, Türkiye’de yargı sisteminde özellikle failin kamu görevlisi olduğu davalarda cezasızlıkla yüz yüze olduklarını söyledi. Bu dosyada da benzer bir cezasızlık durumuyla karşı karşıya olduklarını aktaran Demir, “Kadınlar adli mercilere başvuramamasından kaynaklı failler cezasız bırakılıyor. Geleneksel normlardan kaynaklı, kadınlar adli mercilere başvuramıyor. Yasanın etkin uygulanmaması uluslararası standartlara uygun yargılama yapılamaması, yargılamanın hayatını kaybeden kadınlar üzerinden yapılması kadınları adli merciden uzaklaştıran etkenlerdir” dedi. Mahkemeye, “Adaleti tesis etme sorumluluğunuz var” diye seslenen Demir, suçun ispatı için tüm delillerin dosyada mevcut olduğunu dile getirdi. “Bir kadın, ‘hayır’ diyorsa ‘hayır’ demektir” diyen Demir, “Bunu herkes öğrenmeli. Bir kadın sizi seviyor diye cinsel ilişki talebini kabul edeceği anlamına gelmiyor. Bu suçun daha nasıl bir ispata ihtiyaç duyduğunu bilmiyorum. Sanığın hükümle birlikte tutuklanmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
ATK RAPORU MAHKEMEYE SUNULDU
Avukat Rengin Ergül, Adli Tıp Kurumu (ATK) uzmanları tarafından hazırlanan bilimsel mütalaayı mahkemeye sundu. Ergül, ATK raporunun taraflı olduğunu, ruhsal bulguları ağırlaştıran değil bizzat eylemin somut niteliği olarak kabul edildiğini kaydederek, “Raporu hazırlayan hekim tarafından ‘Karşı koymamakla bağırmak arasında fark var’ denilmiş. Bu ne anlama geliyor” diyerek raporun eksikliğine dikkat çekti.
MAHKEME SUÇA DAHİL Mİ?
Batman Barosu Başkanı Abdulhamit Çakan da, duruşma düzenine ve sinyal kesici kullanılarak iletişimin kesilmesine dikkat çekerek, “İtidalimi kaybettim bugün. Mahkeme bu suça dahil mi değil mi bilmiyorum ama bu TCK anlamında suçtur. Türkiye’deki hiçbir mahkemede bu tutumla karşılaşmadım” diye belirtti.
ORHAN YİNE SUSTU
Ardından mütalaaya ilişkin faile söz verilirken, savunma yapmayan Orhan suçlamaları kabul etmeyerek, beraatını talep etti. Sonrasında söz verilen fail avukatı da, müvekkilinin masumiyet karinesi olduğunu ve konuşmak zorunda olmadığını ifade etti.
BARO BAŞKANINA SÖZ VERİLMEDİ
Ankara 35’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunda hazır bulunan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren’in söz almak istemesi ise mahkeme başkanı tarafından reddedildi.
10 YIL HAPİS CEZASI
Verdiği aranın ardından kararını açıklamayan mahkeme, tecavüz faili Musa Orhan’a Türk Ceza Kanunun 102/2 maddesi kapsamında “Nitelikli cinsel saldırı” suçundan 10 yıl hapis cezası vererek, tutuksuz yargılanmasına karar verdi.
Mahkeme, Orhan tutuklu yargılanması talebini ise bir kez daha reddetti.(MA)