HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü, “topyekûn faşizm” karşısında demokrasi güçlerinin klasik yol ve yöntemlerle duramayacağını belirterek, buna karşı 1 Haziran’da “Demokrasi İnşa Etme Belgesi” açıklayacaklarını söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), devam eden baskı politikalarına karşı yeni hamle hazırlığına girdi. Partinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK), son toplantısında “ortak mücadele hattı” tartışması yürüterek, yeni dönem hedeflerinin sinyallerini verdi. HDP Örgütlenme Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü, partisinin yeni dönem hazırlıklarına dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
‘YEŞİL FAŞİZM’ DÖNEMİ
Önlü, Türkiye’nin kuruluşundan bu yana en derin krizi yaşadığını belirterek, “AKP’nin salgın sürecinde kayyım politikasını devreye koyması ve demokrasi güçlerini devre dışı bırakması, bu yönetme biçimidir. İktidar; ‘seçseniz de yerel yönetimi kazansanız da boştur’ demeye çalışıyor. Toplumda moral yıkmak, direnme azmini kırmak istiyor. Sadece Kürtlere değil, demokrasi güçlerine bir saldırı var. Her dönemin bir faşizan karakteri var. Bu dönem ‘yeşil faşizm’ dönemidir” dedi.
‘TOPYEKÛN FAŞİZM’
İktidarın potansiyel demokratik çıkışlara karşı ve yeni döneme dair hazırlık içinde olduğunu ifade eden Önlü, “Bugün gazeteciler, siyasetçiler, seçilmişler cezaevlerine konulurken, çete liderleri özel af ile dışarı çıkarıldı. Yarın oluşacak bir toplumsal muhalefete karşı gayri meşru çetelerin oluşturulması için özel af oluşturuldu. Çeteler yeni bir süreç için hazırlanıyor. Partimiz üzerinden diğer partiler sindirilmek, korkutulmak isteniyor. Bu sadece Siyasi Parti Kanunu’nda değişiklik yapmak ya da milletvekilliği transferiyle de ilgili değil. Topyekûn bir faşizm var ve bunu topyekûn durdurmak gerekir” ifadelerini kullandı.
‘DEMOKRASİ İNŞA ETME BELGESİ’
Önlü, tanımladığı “topyekûn faşizm” karşısında demokrasi güçlerinin klasik yol ve yöntemlerle duramayacağının altını çizdi. Önlü, yeni döneme cevap olabilmek için “Demokrasi İnşa Etme Belgesi”, “eylem hattı” ve “inşa etme” olarak 3 başlıkta harekete geçeceklerini söyledi. Önlü, şöyle devam etti: “Uzun zamandır parti olarak, ‘faşizmi nasıl durduracağız, bunun yol, yöntem ve eylem hattı nedir, yeni dönem inşası nasıl olmalıdır’ gibi tartışmalar yürüttük. İlk hamle olarak, Eş Genel Başkanlarımız 1 Haziran’da, İstanbul’da ‘Demokrasi İnşa Etme Belgesi’ açıklayacak. Türkiye’deki tüm halklara, topluluklara ve farklılıklara, faşizmi durdurmanın ve demokrasiyi ortak inşa etmenin belgesini açıklayacağız.”
Faşizmi durdurabilme için iktidarın hedefinde olan tüm kesimlerin bir araya gelmesi gerektiğini vurgulayan Önlü, “Sadece bir sorun etrafında değil. Emek, kadın, ekonomi, yolsuzluk, Kürt sorunu, kayyım, tecrit… Hepsinin tek bir çatı ve politik eylemsellik hattında birleşmesi de değil. Herkesin kendi alanında kitlesini harekete geçirmesini hedefliyoruz. Herkesin kendi derecikleriyle oluşturacağı mücadeleyle bir demokrasi nehri hamlesi başlatmayı hedefliyoruz. Bunun içeriği ve açıklaması 1 Haziran’da olacak” diye konuştu.
‘YENİ DÖNEMİ BAŞLATIYORUZ’
Eylem hattıyla toplumun örgütlenmesini sağlayacaklarını dile getiren Önlü, “Klasik yöntemlerle yeniyi inşa edemeyiz. O yüzden yeni bir dönem başlatıyoruz. Yeni dönem, yeni muhalefet ve yeni eylem tarzı. Yeni bir inşa mantığını esas alıyoruz. HDP olarak örgütümüzü, derleyip, toparlayacağız. Tüm demokrasi güçleriyle ortak bir mücadele zemini oluşturacağız. Topyekûn saldırıya karşı topyekûn mücadele ve direniş gerekir. Bunun içinde herkesi bu sürece katmamız gerekiyor. En esas olan şudur; direnme, mücadele ve inşa etme. Mücadeleyi toplumsallaştırmamız ve yerelleştirmemiz gerekiyor. Demokrasi ve ittifak güçleriyle yaygınlaştırılıp, alana indirilmesi gerekiyor” diye belirtti.
‘İDEOLOJİK SALDIRI VAR’
HDP’nin fikriyatı ve paradigmasına yönelik ideolojik bir saldırı olduğuna işaret eden Önlü, eleştirilere şu yanıtı verdi: “Fiziki yönelimlerin yanı sıra, kendisine akademisyen diyenler, vicdanını boşaltıp, medyada anti-propaganda yapıyor. Çok yönlü bir saldırı var. HDP, Kürt Özgürlük Hareketi ve Türkiye Devrim Haraketi’nin ortak fikriyatıdır. Bu zeminin esen rüzgarlara kolay kolay kapılması mümkün değildir. ‘HDP Kürdistani mi yoksa klasik solcu mu?’ gibi dar taşmaların yürütülmesi basit değildir. Eleştiriler tabi ki olacaktır. Eksikliklerimiz, yetmezliklerimiz vardır. Ama ‘Kürt müsün, Türk müsün’ deniliyor. Bu söz fikriyata saldırıdır. Bu tartışma biçimi HDP’nin tüm farklılıklarını hedef alıyor. HDP tek hatta sıkıştırılmak isteniyor. Kasıtlı ve bilinçli yapılıyor. Faşizmin en üst boyutunun yaşandığı yer Türkiye’dir ve direnme noktası HDP’dir. Bu mevziiyi dağıtmak istiyorlar. Bu mevziiyle beraber emek güçlerini, kadın mücadelesini, Kürt mücadelesini, demokrasi siyaseti, sol, sosyalist güçlerin mücadelesini dağıtmış olacaklar.”
1 HAZİRAN DAVETİ
Önlü, partilerine dönük eleştirilerin muhataplarına da şu çağrıyı yaptı: “1 Haziran’da açıklayacağımız Demokrasi İnşa Etme Belgesi sonrası sürece davet ediyoruz. ‘Gelip HDP’ye dahil olun’ demiyoruz. Aydın yanıyla, kalemiyle, yazısıyla, sanatıyla kendi cephesinde bu sürece dahil olunabilir. Faşizmin gelmiş olduğu nokta artık bir fikri tartışmayı, tespitleri, köşe yazısını, sosyal medyada paylaşımıyla faşizmden çıkılmaz. Böyle düşününler faşizmin geldiği noktayı ya algılamıyorlar ya da bu noktadan etkilenmiyorlar. Bütün her şeyi HDP’nin üstüne yüklemek de faşizmi geriletmez.”
‘DEVLET VE PARLAMENTO HALKIN OLMAMIŞTIR’
Son zamanlarda HDP’yi de içine alarak yürütülen “Demokratik bir Cumhuriyet’e dönüşülemez”, “bu devlet ve parlamento Kürdün, Alevinin değildir” gibi tartışmalara da değinen Önlü, şöyle konuştu: “Bu devlet zaten Kürtlerin devleti değildi. Bu saatten sonra ‘Kürtlerin değil’ denmesi, çok eksik ve yanılgılı bir tespit. Bu devlet ve Meclis, sadece Kürtlerin değil, başta Ermeniler olmak üzere bütün halkların katliam kararında politika belirlemesinde pay sahibidir. Bu devlet ve parlamento hiçbir halkın olmamıştır. Mücadelemiz bu devleti Kürtlerin devleti yapmak değil. Bu devleti demokrasiye, özgürlüklere, adalete, hukuka duyarlı hale getirmekti. Bu parlamentoyu da bütün halkların ortak iradesi haline getirmedir. Bunun mücadelesi onun için parlamentodayız. ‘Bu parlamento bizim’ diye girmedik. Parlamentoyu dönüştürmek ve cumhuriyeti demokratikleştirmek istiyoruz.”
ÇEKİLME DEĞİL MÜCADELE
“Parlamento bizim değildir, çekilelim” gibi önerilerin doğru olmadığını belirten Önlü, “Sadece belediyeler değil, yargı, akademi… Hepsi kayyımla yönetiliyor. O zaman bütün alanlardan çekilmek gerekiyor. Biz her alandan çekilme değil, her alanda mücadeleyi öneriyoruz. ‘Parlamentoda ne işiniz var?’ doğru bir söylem değil. Vekil arkadaşlarımız sadece Meclis’te faaliyet yürütmüyor. Her gün sokakta ve toplumsal mücadelenin öncülüğünü yapıyorlar. Vekilin direnmesi, öncülük etmesi, görevidir. Ama ‘ne işiniz var’ demek bir mücadelesizliktir” ifadelerini kullandı.
HEP BİRLİKTE HDP’Yİ KORUMA
Baskı politikalarının arttığı dönemde “HDP’nin korunması” gerektiğini vurgulayan Önlü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Faşizme karşı örgütlüyseniz direnirsiniz, değilsiniz direnemezsiniz. Bugün en güçlü örgütlenme, HDP’dir. Eksiklikleri ve hatalarıyla en güçlü paradigma HDP’dir. Bütün herkese çağrımızdır; HDP’yi zayıflatmak hiçbir güce fayda sağlamayacak, tersine karşı gücün önünü açacaktır. Oysa bu süreçte HDP’yi güçlendirmek ve korumak gerekiyor. Bu koruma, bütün halkların, kadının, gençliğin, emeğin, ekolojistin, hukukun kendisini korumaktır. Bugünkü muhalefet partilerini bile korumaktır. Eğer bugün HDP’nin direnme gücü ve paradigması olmazsa, rejim bir gün de hepsini siler atar. HDP, sadece bir parti olarak değil direnme ve paradigma olarak korumalıdır.” (MA)