DEM Parti Milletvekili Öznur Bartın, Konya Ereğli T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan hasta tutsak Rojda Tokçu’nun durumuna ilişkin Meclis’e soru önergesi sundu. Bartın, Tokçu’nun vücudunda derin yaralar olduğuna dikkat çekerek, acil tedavi edilmesi gerektiğini ifade etti
Kürdistan ve Türkiye’deki cezaevlerinde derinleşen tecrit politikaları, siyasi tutsaklara sistematik işkence olarak geri dönüyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ağırlaşarak devam ederken, siyasi tutsaklara yönelik hak ihlalleri gün geçtikçe artıyor. Hasta ve ağır hasta tutsaklar, cezaevlerinin kötü koşullarından en çok etkilenenler arasında. Tedavi hakkına erişemeyen hasta tutsaklar adeta ölüme sürükleniyor.
Hasta tutsaklardan biri de Konya Ereğli T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Rojda Tokçu.
‘Acil tedavi görmesi gerekiyor’
8 yıldır cezaevinde tutulan Tokçu’nun vücudunun farklı yerlerinde derin yaralar olduğunu ve acil tedavi edilmesi gerektiğini dile getiren Öznur Bartın, Tokçu’yla aynı koğuşta kalan bir tutsağın başka bir cezaevine nakledilmesiyle yalnız kalacağına dikkati çekti. Bartın, “Rojda, ayrı cezaevlerinde olmak üzere 8 yıldır cezaevinde… Vücudunun farklı yerlerinde derin yaralar mevcut olduğu için acil tedavi görmesi gerekiyor. Ayrıca tek başına kendi bakımını yapabilecek durumda da değil. Mutlaka refakat edilmesi gereken hasta mahpus Rojda’nın şu an tek başına kalıyor olması hayati risk barındırmaktadır” dedi.
‘Devlet eliyle ölüme terkediliyorlar’
Cezaevlerin yüzlerce hasta tutsağın bulunduğuna dikkat çeken Bartın, 4’üncü evre kanser hastası olan tutsakların da cezaevinde tutulduğunu ifade etti. Bartın, “Anayasal hakların, hukukun, uluslararası sözleşmelerin, adaletin ayaklar altına alındığı bu çarpıcı örneklerden anlaşılmalıdır. Yaşamdan koparmak için yargı sistemi bir sopa aracı haline getirilerek göz göre göre hastalar devlet eliyle ölüme terkedilmektedir. Çoğu, maddi imkansızlıklar nedeniyle dışarıda dahi tedavi olmakta zorlanıyorken, mahkûm edilerek yaşamdan koparmak insanlık dışıdır. Tedaviye ulaşmaları ise ayrı bir işkence haline büründü. Ağız içi aramalar, çıplak aramalar, kelepçeyle tedaviye zorlamalar gibi hukuk dışı muamelelere maruz kalan tutsaklar, onur kırıcı bu sisteme karşı ölümü tercihe zorlanıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Tutsaklar provoke edilmeye çalışılıyor’
Tokçu’nun tutulduğu cezaevinde personellerin keyfi ve ideolojik yaklaşımlarının hedefi olduğunu aktaran Bartın, özellikle disiplin soruşturmaları sırasında savunma yapmasına izin verilmediğini aktardı. Bartın, “Ayrıca kendisine yönelik provokatif eylemler de yer yer gerçekleşmiş, personellerin toplu halde ‘Ölürüm Türkiye’m’ şarkısını söyleyip, Rojda’yı provoke etmeye çalıştıkları belirtilmiştir. Bu tür davranışların mahpusun kimliğini hedef aldığı ve psikolojik olarak yıpratıcı bir ortam oluşturduğu aşikardır. Tüm bu ihlaller, mahpusun temel haklarının ihlali anlamına gelmekte ve cezaevinde can güvenliğini de tehdit eden bir durum yaratmaktadır. Rojda yaklaşık 10 aydır zorunlu sevkle bulunduğu bu cezaevinde ağır sağlık sorunları yaşamaktadır” şeklinde konuştu.
‘Rojda’nın tek başına bir hücrede tutulacağı belirtilmiştir’
Rojda Tokçu’nun görme kaybı riskiyle karşı karşıya kaldığını ve düzenli tedavi alamadığını söyleyen Bartın, “Yanında kalan diğer mahpusun başka bir cezaevine sevk edilmesinin ardından, Rojda’nın tek başına bir hücrede tutulacağı belirtilmiştir. Ayrıca, Rojda’nın, Kandıra veya Gebze Kadın Kapalı Cezaevi gibi daha uygun şartlara sahip bir cezaevine sevk talebinin defalarca reddedildiği ve kendisine gönderilen kargoların ya verilmediği ya da 4 ay gibi uzun bir süre sonra teslim edildiği tarafımıza bildirilmiştir. Bu durum hem insan haklarına hem de uluslararası hukuk normlarına açık bir aykırılık teşkil etmektedir” dedi.
‘Cezaevleri birer işkencehaneye dönüşmüş durumda’
Hasta tutsakların tedaviye erişim hakkının, Anayasa’nın 17’nci maddesinde güvence altına alındığını belirten Bartın, “Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Mahpusların Muamelesine Dair Asgari Standart Kurallar ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3’üncü maddesi gereği de ‘cezaevinde bulunan mahpusların sağlık hizmetlerine düzenli ve yeterli bir şekilde erişim hakkı bulunmaktadır’ denilmektedir. Fakat Türkiye’de ne uluslararası sözleşmeler ne de anayasada belirtilen maddeler uygulanıyor. Aksine cezaevleri birer işkence haneye dönüşmüş durumda. Ne yazık ki bu ülkede cezaevlerinden ya tabutlar çıkıyor ya da bırakılan tutsak birkaç gün içinde yaşamını yitiriyor” dedi.
Hasta tutsak Rojda Tokçu’nun durumunu soru önergesiyle Meclis gündemine taşıyan Öznur Bartın, Tokçu’yu ziyaret edeceğini de dile getirdi.