Dêrazor’un stratejik bir yer olması ve yeraltı kaynaklarının zenginliği nedeniyle hedefte olduğuna dikkati çeken gazeteci Cihan Bilgin, saldırılarda Türkiye ve Rusya’nın da parmağının olduğunu söyledi.  

Kuzey ve Doğu Suriye’nin Dêrazor kenti, Şam rejimine bağlı güçler ile rejimin desteklediği Difa El Wetani’nin hedefinde. Şam’a bağlı güçler, günlerdir Dêrazor’un farklı noktalarına saldırı düzenliyor. 9 Ağustos’ta yapılan saldırılarda aralarında 6 çocuğun da olduğu 13 kişi yaşamını yitirdi. Saldırılar sürerken, aşiret ve kanaat önderlerinden Demokratik Suriye Güçleri’ne (QSD) destek açıklaması geldi. 

Dêrazor, bölgedeki güçler açısından stratejik bir kent. Suriye ve Irak sınırında yer alan kent, Fırat Nehri’nin da kenarında bulunuyor. Kuzeydoğusunda Hesekê, kuzeybatısında Reqa, güneybatısında ise Humus kentleri yer alır. Tarihi kentin 2011`den önceki nüfusu bir milyon 700 bindi. Ancak Suriye’deki iç çatışmalar ve DAİŞ’in hakimiyetine geçtikten sonra yüzbinlerce kişi göç etmek zorunda kaldı. Kentte nüfusun çoğunluğunu Araplar oluşturuyor. Kısmen de Kürt ve Türkmen aileler yaşıyor. Dêrazor, ayrıca zengin enerji kaynaklarının bulunduğu bir kent. Çok sayıda petrol ve gaz sahası burada bulunuyor. 

Kent, uzun yıllar DAİŞ’in kontrolünde kaldı. Demokratik Suriye Güçleri (QSD), 9 Eylül 2017’de “Cizre Fırtınası” operasyonu başlattı. Kent merkezi 23 Mart 2019 tarihinde özgürleştirildi. Kentin doğusu şuan Dêrazor Sivil Meclisi tarafından yönetilirken, batısı Şam hükümeti, Rusya ve İran’a bağlı güçler tarafından yönetiliyor. DAİŞ ise varlığını kentin batısında yer alan çöllerde sürdürüyor. 

Kuzey ve Doğu Suriye’de gelişmeleri takip eden gazeteci Cihan Bilgin, bölgede yaşananları değerlendirdi.  

DÊRAZOR’UN STRATEJİK ÖNEMİ

Dêrazor’a saldırıların yeni olmadığına dikkati çeken Bilgin, “Hegemon güçler, uzun bir süredir kirli planlarını Dêrazor’dan Kuzey ve Doğu Suriye’ye yayma arayışı içinde. Son iki yıldır bu doğrultuda birçok plan Dêrazor üzerinden denendi. Son günlerde ise Şam hükümetine bağlı güçler tarafından büyük saldırılar oluyor. Saldırıların hedefinden sivil halklar var. Amaç ise halkın arasında çatışmaların olduğu izlenimi yaratmaktır” dedi. 

Dêrazor’un stratejik bir merkez olduğuna vurgu yapan Bilgin, “Dêrazor herkes için stratejik bir yerde yer alıyor. Bölgede birçok güç var. Dêrazor’da Özer Yönetim varken, batısında İran ve Şam güçleri var. Aynı zamanda koalisyon güçleri de Abu Kemal’da var. Dêrazor’un çöl olan kısımlarında ise DAİŞ hücreleri var. Bu hücrelerde bulunanlar kendilerini oralarda eğiterek, saldırılarını buradan planlıyorlar” diye kaydetti. 

YERALTI ZENGİNLİKLERİ HEDEFTE

Bilgin, kentin stratejik bir yerde yer almasından kaynaklı sık sık hedef olduğunu söyledi. Bilgin, şunları kaydetti: “Yeraltı zenginlikleri açısından da bölgede planları olan güçlerin dikkatini çekiyor. Bölgesel güçler, kirli planları doğrultusunda bölgede sürekli kargaşa çıkarma peşinde. İran’a bağlı güçler çoğu zaman Özerk Yönetim bölgelerine saldırarak, bu amaçlarını hayata geçirmeye çalıştı. Şam hükümetine bağlı Difa El Wetani de bu çerçevede saldırılar yapıyor. Şuan yapılan saldırıların bir benzerini geçen yıl da yapmaya çalıştılar. Temmuz 2023’te büyük bir saldırı girişiminde bulundular. Ancak QSD gerçekleştirdiği büyük bir operasyonla bunun önüne geçmişti.”

Bölgedeki aşiretlerin yaptıkları açıklamayla QSD’nin yanında yer aldıklarını belirttiklerini hatırlatan Bilgin, “Aşiretler, yaptıkları açıklamada yaşananlarda Türkiye’nin rolüne dikkat çekti. Geçen yıl yapılan saldırılarda Türkiye direk yer almıştı ve büyük bir alanı işgal etme arayışı içinde olmuşlardı. Ancak planları QSD tarafından engellendi” ifadelerini kullandı. 

‘SALDIRILAR RIHA’DA PLANLANDI’

Bilgin, saldırılara dair dikkat çekici bir bilgi de paylaştı. Riha’da Şam hükümetine bağlı grupların da içerisinde yer aldığı kişilerin bir toplantı yaptığını söyleyen Bilgin, “Saldırılarda yer alan çetelerin birçoğu, Türkiye ve desteklediği paramiliter güçler tarafından işgal edilen kentlerde uzun bir süredir eğitim alanlardan oluşuyor. Amaçları geçen yıl başaramadıkları planı yeniden devreye sokmak. Bu çeteler karadan saldırırken Türkiye de keşif ile destek veriyor. Çeteler Dêrazor’da saldırmaya başladığı gibi Türkiye de Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok yerinde havadan saldırılar gerçekleştirmeye başladı. Şehba’ya dönük Türkiye saldırıları sürüyor. Son günlerde bu saldırılar arttı. Saldırıların amacı Özerk Yönetim’de var olan huzur ortamını ortadan kaldırmak ve halklar arasında kargaşanın olduğunu öne sürmek.”  

‘HALK QSD’NİN YANINDA’

Bilgin, tüm saldırılara rağmen bölge sakinlerinin QSD’nin yanında yer aldığını vurguladı. Bilgin, “Aşiretlerin büyük bir toplantı sonrası QSD ile birlikte olduklarını açıklamaları önemliydi. Bu Şam hükümetine bağlı çetelerin ‘QSD asayişi sağlayamıyor, aileler arasında çatışmalar var, biz aşiret güçleri olarak asayişi sağlayalım’ söylemini boşa çıkardı” dedi. 

Rusya’nın da bölgedeki karmaşada payının olduğunu söyleyen Bilgin, şunları söyledi: “Türkiye, Şam ile görüşmek istediğini deklere ettiğinde Rusya bunu zaman zaman destekliyor. Türkiye bunu söylerken amacı bölgede yaşanan sorunları nihai bir çözüme kavuşturmak değil, kendi çıkarları doğrultusunda bir yöne çekmek. Türkiye’nin amacı Şam’ı yanına alarak, Kuzey ve Doğu Suriye’de halkların kazanımlarını ortadan kaldırmaktır. Halk Özerk Yönetim ile birlikte hareket ettiği için devreye sokulmak istenen hiçbir plan yaşam bulamadı. Özerk Yönetim en büyük gücünü halklardan alıyor” ifadelerini kullandı. 

Bilgin, saldırıların bir süre devam edebileceğine işaret ederek, şöyle devam etti: “Buna karşı QSD, kurulan planları bozmak için büyük bir direniş içinde. Kuzey ve Doğu Suriye halkları her zamankinden daha fazla kazanımlarını korumak için birbiriyle kenetlenmiş durumda. Çocukların hedef alındığı katliamlara karşı herkes ses çıkarmalı. Hiç kimse sesiz kalmamalı.” (MA)