Cumartesi İnsanları/Anneleri, eylemlerinin 1007’nci haftasında, 30 yıl önce Êlih’te Hizbulkontra tarafından alıkonulan ve bir daha kendilerinden haber alınamayan İbrahim ve Edip Çelik’in akıbetini sordu.

Cumartesi İnsanları/Anneleri, gözaltında kaybettirilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve sorumluların cezalandırılması için her Cumartesi gerçekleştirdikleri eylemlerinin 1007’ ncisi için bu hafta da Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Karanfil ve kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki eylemine çok sayıda hak savunucusunun yanı sıra Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir ile Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel katıldı.

Bu haftaki eylemde, 10 Temmuz 1994 tarihinde Êlih’in Soğuksu Mezrası’ndaki evinden yüzü maskeli ve silahlı 4 kişi tarafından alındıktan sonra bir daha haber alınamayan 9 çocuk babası 50 yaşındaki İbrahim Çelik ile 19 yaşındaki oğlu Edip Çelik’in akıbeti soruldu.

‘HİZBULLAH SUÇ İŞLERKEN ENGELLE KARŞILAŞMIYORDU’ 

Bu haftaki açıklamayı İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Bşakanı Eren Keskin okudu. 90’lı yıllarda Êlih’in Hizbullah’ın üssü konumunda olduğunu hatırlatan Keskin, “Örgüt, Batman Silvan-Diyarbakır üçgeninde binlerce cinayet ve zorla kaybetmeden sorumlu tutuluyordu. Ancak Hizbullah bu suçları işlerken TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu raporunda da anlatıldığı gibi, güvenlik ve idari bürokrasinin kollaması, desteği, göz yumması ve yol vermesine işaret eden bir biçimde hiçbir engelle karşılaşmıyordu. Devlet şiddetinin sınır tanımadığı 90’lı yıllarda, kayıp yakınlarının Galatasaray’da, Diyarbakır Koşuyolu’nda, Batman Gülistan Caddesi’nde fotoğraflarını taşıdığı çok sayıda insan Hizbullah tarafından kaçırılarak kaybedildi. İbrahim Çelik ve oğlu Edip Çelik de bu insanlardandı” diye konuştu.

‘BABA VE OĞLU KAÇIRILDI’ 

Keskin, sözlerini şöyle sürdürdü: “İbrahim Çelik’in evine 10 Temmuz 1994 gecesi maskeli ve silahlı dört kişi geldi. Bu kişiler yer gösterme bahanesiyle İbrahim Çelik’i zorla yanlarında götürdü. Durumdan şüphelenen 19 yaşındaki oğlu Edip Çelik de babasını yalnız bırakmamak için peşlerinden gitti. Baba-oğul eve dönmeyince endişelenen aile Jandarmaya ve Emniyet’e başvurdu. Aile daha sonra olayla ilgili Hizbullahçıların isimlerini vererek savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ancak ailenin bütün başvuruları sonuçsuz kaldı; İbrahim Çelik ve Edip Çelik’ten bir daha haber alınamadı.” 

‘SUÇLULAR CEZASIZLIKLA KORUNDU’ 

Kayıplar ile ilgili etkin bir araştırma ve soruşturmanın yürütülmediğini belirten Keskin, “ İbrahim Çelik ve Edip Çelik’in akıbetleri 30 yıldır karanlıkta bırakıldı, onları kaybedenler cezasızlıkla korundu. 1007’nci haftamızda bir kez daha siyasi ve adli makamlara sesleniyoruz; Zamanaşımı hükümlerini gözaltında kaybetme suçunu cezasız bırakmanın bir aracı olarak kullanmaya son verin. Kayıp yakınlarının hakikat ve adalet arayışını engellemekten vazgeçin. İbrahim Çelik ve Edip Çelik’in akıbetlerini açığa çıkaracak etkinlikte soruşturma-kovuşturma yapma ve failleri cezalandırma yükümlülüğünüzü yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin İbrahim Çelik ve Edip Çelik için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

‘DEDEM VE DAYIMA NE OLDUĞUNU BİLMEK İSTİYORUM’ 

Ardından Çelik’in torunu Şevin Çelik konuştu. Çelik, “30 yıl önce Batman Soğuksu’daki evlerinden alınıp götürüldükten sonra kendilerinden haber alınamayan İbrahim ve Edip Çelik’in ailesi olarak buradayız. Biz dedemizi ve dayımızı hiç görmedik. Onları fotoğraflarından tanıyoruz. Bir de anneannemizin ve annemizin gözyaşlarından, hiç azalmayan acılarından. Ben Galatasaray’da büyüyen bir Cumartesi torunuyum. Neden mi Galatasaray’dayım? Dedeme, dayıma ne olduğunu bilmek istiyorum. Onların bir mezarı olsun istiyorum. Anneme, anneanneme bu acıları yaşatanlar bulunsun, yargılansın istiyorum. Adalet yerini bulsun istiyorum. Ailesi olarak İbrahim Çelik ve Edip Çelik’i aramaya devam edeceğiz. Onlara ulaşma umudumuzu kaybetmeyeceğiz.” diye belirtti.