Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü için gerekli yol ve yöntemleri defalarca sıraladığını belirten DEM Partili Cengiz Çandar, “Öcalan’ın 2013’teki Newroz açıklamasını 2024 yılına tercüme edelim ve yola çıkalım” dedi.
Ortadoğu’da 7 Ekim 2023’te Hamas’ın saldırıları sonrasında İran ve ABD, İsrail ile Filistin arasındaki savaşta doğrudan yer aldı. Ortadoğu’da değişen yeni ticaret yolları bölgedeki çatışmaların da derinleşmesini ulusal ve uluslararası emperyalist güçlerin de yeni ekonomi ve ticaret yollarında kendilerine alan yaratma trafiğini arttırmış durumda. Bu trafik içerisinde kalan Kurdistan coğrafyasına dair AKP iktidarı kendine alan yaratmak için ABD, Avrupa, İran ve Irak başta olmak üzere birçok ülkede Kürtlere dönük savaşın kapsamını genişletmek için kapı kapı geziyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 4 Mart’ta “Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi bu yaz çözüme kavuşturmuş olacağız” şeklindeki konuşmasının ardından Hewlêr-Bağdat-Ankara üçgeninde görüşme trafiği yoğunlaştı. Bu görüşme trafiğinin ilk sonucu da 14 Mart’ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Müsteşarı İbrahim Kalın, Irak’ta hükümet yetkililerinin katıldığı toplantıda ortaya çıkan bildiri oldu.
Söz konusu bildiride, PKK’nin Türkiye ve Irak için güvenlik tehdidi teşkil ettiği savunularak, “Taraflar, Irak topraklarını kullanarak Türkiye’yi hedef alan örgüt ve uzantılarına yönelik alınması gereken önlemler konusunu istişare etmişlerdir” denildi.
Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri ve Türkiye’nin Kurdistan coğrafyasına yönelik saldırı hazırlığını Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Milletvekili Cengiz Çandar, değerlendirdi.
‘FİLİSTİN SORUNU YİNE ULUSLARARASI GÜNDEME GELDİ’
Ortadoğu’da İsrail ile Filistin arasında 7 Ekim’de başlayan savaşın bölgede yeni denklemleri beraberinde getirdiğini dile getiren Çandar, değişimine işaret eden Çandar, “Bu gelişme çok büyük bir değişime vesile oldu. Ortadoğu’da son yıllarda olan şekillenmeleri darmadağın etti. Körfez ülkeleriyle başta Birleşik Arap Emirlikleri ile İsrail arasında normal ilişkiler kurulmuştu. Filistin sorunu artık bitmişti gibi muamele görüyordu ve gündemden düşürülmüştü. Giderek de Suudi Arabistan’la Körfez ve bölge dengelerinde Arap ülkesi sayılan Suudi Arabistan’la, İsrail arasında normalleşme sürecine girilmiş gibiydi. Bu saldırı uzun yıllardır rafa kalkmış olan – ki rafa kalkana kadar Ortadoğu’nun numaralı bir sorunu sayılan- Filistin sorununu tekrar uluslararası gündeme getirdi. Bu son saldırılar bu yakınlaşmayı darmadağın etti” dedi.
‘ÇATIŞMAYA HER ZAMANKİNDEN DAHA YATKIN’
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarının halen sürdüğünü ve Güney Afrika’nın başını çekmesiyle “uluslararası adalet divanına soykırım yapıyor” diye şikâyet edildiğine dikkat çeken Çandar, şunları söyledi: “Batı dünyası moral üstünlüğünü İsrail’e destek çıkarak kaybetti. Bütün bunların önümüzdeki uzun yıllara yayılacak çok önemli sonuçları olacağı besbelli. Dolayısıyla Ortadoğu bundan 6 ay önceki Ortadoğu değil, yeni bir Ortadoğu. Bundan sonra Ortadoğu’da her şey olabilir. Fakat şuan geldiğimiz nokta itibariyle çok değişik çevrelerden ortaklaşa yapılan tespit ve gözlem o ki Ortadoğu’nun yakın geleceğinde şiddet, savaş, çatışma ön plana çıkmış gözüküyor. Bu iyi bir haber değil tabii ki. Ama gerçekçi olmak gerekirse gergin ve çatışmaya her zamankinden daha yatkın bir Ortadoğu ortamı içinde bulunmaktayız.”
‘TÜRKİYE GÜNEY’E ASKERİ OPERASYON HAZIRLIĞI İÇİNDE’
Ortadoğu’daki değişen dengelerin Türkiye’ye de etkilerinin olacağını ifade eden Çandar, bu gibi durumların Türkiye gibi dış politikasını giderek, militarize hale getirmiş, saldırgan eğilimlere yükselmiş ülkelere daha geniş hareket alanı sağladığını söyledi. Çandar, şöyle devam etti: “Eğer Türkiye’nin önüne geçilmezse ki bunu açıkça zaten ülkenin karar vericileri söylüyor, yakında Güney’e, Irak Kurdistan’ına yönelik büyük bir operasyon hazırlığı içindeler. Cumhurbaşkanı sürekli olarak Suriye’de otuz kilometre Güney’e inilip, orada bir hat kurulması gerektiğini söylüyor. Bahsettiği yer Rojava, orada Kürtler yaşıyor, insansız topraklar değil. Dolayısıyla bütün bunların önüne geçilmezse yakın gelecekte bu savaş tamtamlarının giderek, daha yüksek sesle işitildiği ve çalındığı Ortadoğu’da, Türkiye’yi yönetenler Kürtlere yönelik saldırgan politikasını devam ettirebilir. Bunun için elverişli ortam varmış gibi düşünebilirler. Bu bakımdan, Türkiye’nin karar vericileri ve yöneticileri aksine ikna edilmediği taktir de Kürt karşıtı politikalar için onlara daha geniş bir manevra alanı sağladıkları düşüncesine varacakları yeni bir durum var” ifadelerinde bulundu.
AKP’li Erdoğan ve MHP’nin Kürtlere yönelik sorunu askeri yöntemlerle, zorla ortadan, kaldırma, bastırma hedefiyle Başur’da büyük çaplı bir operasyon sinyalini verdiğini aktaran Çandar, “Eğer önüne geçilirse o zaman ayrı bir yöne doğru gider süreç. Geçilemezse şu andaki işaretler 31 Mart sonrası Türkiye ve Kürtler arası ilişkiler bakımından çok da insanı yüreklendirici gözükmüyor” dedi.
‘BARIŞ TALEBİ HER KOŞULDA AYAKTA TUTULMALI’
Kürt halkı ve dostlarının barış isteği arzusunda artışın olduğunu, barışın olmamasındaki büyük sıkıntının devletin tavrından kaynaklandığını ifade eden Çandar, “Devlet şuan da savaşa yönelik politikalara ağırlık verecekmiş gibi işaretler veriyor. O yüzden tekrar bir daha söyleyeyim, bunun önüne geçilmezse devletin saldırganlığı barış yerine savaşı seçmesi ihtimali daha güçlü bir şekilde ortaya çıkmış olur. Peki, barış umudu ne olacak? Dünya da hiçbir şey sürekli olmaz, sürekli savaş olmaz, sürekli barış durumları da olmuyor. Birbirleriyle yer değiştiriyorlar. Savaşın sonunda Türkiye bununla bir yere varılmayacağını burnu sürtülerek anladığı takdir de, barış iradesi toplumda, halkta, siyasi harekette var olduğu ve seslendirildiği, bunun peşinden koşulduğu sürece er ya da geç Türkiye barış yoluna dönecektir. Bizim gibilerinde zaten işi, gücü, işlevi, amacı sürekli olarak o barış iradesini, arzusunu, talebini her şeye rağmen her koşul altında ayakta tutmak ve bunun peşinden koşmak” diye konuştu.
‘ABDULLAH ÖCALAN DEFALARCA YÖNTEMLERİ LİSTELEDİ’
Kürt sorununun çözümü için PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın defalarca yol ve yöntemleri listelediğini hatırlatan Çandar, şunları söyledi: “Hangi adımın hangi sırayla atılacağı da anlatıldı. Şimdi bunları hayata geçirmek için bütün bu talepleri tekrar canlandırmak lazım. Ama bu taleplerin bir bölümünü biz tek başımıza yapamayız. Tek başına halay çekilmiyor, sergovend (halay başı) lazım. Govende katılacaklar lazım. Tek başına yapılan dansın adı govend değil zeybektir. Şimdi biz govend yapmak istiyoruz, zeybek oynamak istemiyoruz. Dolayısıyla o zaman taslağımız, çözüm önerilerimiz, çözüm planımız, projemiz neyse onu hazırlamamız lazım. Sonrasında da diğer partilerle de görüşmemiz lazım. ‘Bakın arkadaşlar şu noktada buluşursak, siz de kendi önerinizi getirin, bizim önerilerimizi bilin ama görüşelim ve bazı ilkeler zemininde buluşalım. Ve birlikte hareket edelim’ dememiz lazım. Bunu muhalefetle de iktidar partisiyle de yapmak lazım. Onlara da gidip, ‘beyler bu ülkenin iktidar partisisiniz, e ama sorun var. Bu sorunu çözmediniz, çözmekten kaçındınız. Hâlbuki bu sorunun çözümü bütün ülke için halkımız için gerekli, bizim içinde sizin içinde gerekli, gelin konuşalım’ demek lazım.”
İktidarından muhalefetine tüm partilerle görüşmek gerektiğinin altını çizen Çandar, “Bu görüşmeleri yapabilmek için kendi projenizin hazır olması lazım. Abdullah Öcalan’ın 2013 Newroz metnini okuyun, okuyalım, bir daha düşünelim, üstüne çalışalım; 2013’teki Abdullah Öcalan’ın Newroz açıklamasını 2024 yılına tercüme edelim ve yola çıkalım” ifadelerini kullandı. (MA)