Batman’da yapılan tecrit panelinde konuşan ÖHD Genel Sekreteri Rengin Ergül, “Tecrit yerine özgürlük talebini dillendirmemiz lazım” dedi.
Özgür Kadın Hareketi (TJA), Batman Barosu’na ait konferans salonunda “Tecrit ve cezaevlerinde hak ihlalleri” konulu panel düzenledi. Modetörlüğünü TJA Batman Sözcüsü Gülistan Sönük’ün yaptığı panele, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekilli Feleknas Uca ile Özgürlükçü İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Sekreteri Rengin Ergül konuşmacı olarak katıldı. Paneli, aralarında siyasetçilerin de olduğu çok sayıda kişi izledi.
TECRİDE TEPKİ
Panelistlerden HDP’li Uca, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 23 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında olduğunu belirterek, “Öcalan’a yönelik tecrit birçok sorunu beraberinde getiriyor. Siyasi, ekonomik ve daha birçok alanda yaşanan tıkanmışlık tecritten bağımsız değil. Öcalan’ın tüm hakları ellerinden alınmış durumda. İmralı’da özel bir konsept uygulanıyor. Cezaevinde alınan kararlar da komployu düzenleyenlerden bağımsız değil. Bundan dolayı bu sessizlik var. Yaşanan bu hukuksuzluğa sessiz kalmalarının sebebi komplonun devamına ortak olmalarıdır” dedi.
‘MİLYONLAR ÖCALAN’I MERAK EDİYOR’
Aile ve avukat başvurularının sürekli reddedildiğini hatırlatan Uca, “İmralı’dan uzun bir süredir aile, avukat ve kamuoyu haber alamıyor. Öcalan’ın sağlığı ne aşamada hiçbir bilgi yok. Telefon hakkı zaten elinden alınmış durumda. Milyonlarca kişi Öcalan’ın durumun merak ediyor. Avukat ve aile görüşlerine derhal izin verilerek bu durumun açığa çıkması gerekiyor” dedi.
Uca, “Cezaevlerinden gelişen açlık grevleri direnişiyle birlikte harekete geçmek zorunda kalan CPT bir rapor hazırladı. Hazırladığı raporlarda eksik de olsa ihlalleri dile getirdi. Ancak Türkiye bu raporu da görmezden geldi. Türkiye’nin sessiz kalmasına müdahale etmeyen CPT, somut adım atma anlamında ortaya bir şey koymadı. Halen de koymuş değil. Tarihin en büyük hukuksuzluğun yaşandığı İmralı cezaevine sessiz kalmaları kabul edilemez bir durum” ifadelerini kullandı.
‘AÇIN KAPILARI’ ÇAĞRISI
İmralı’daki tecridin yaşamın her alanına yayıldığına dikkati çeken Uca, “İmralı’nın direnişine karşı kaybeden Erdoğan, burayı istismar etme yoluna gitti. İmralı’dan bilgi aktarıyor. Bırakın o zaman aile ve avukatlar görüşsün. Öcalan ne diyor bu toplum öğrensin. Öcalan adına konuşmayı kendine hak görebiliyor. Ancak bu halk Öcalan’ı tanıyor. Sürekli bir saldırıyla halkı yıldırmaya çalışan Erdoğan, halkın ve Öcalan’ın direnişine çarpmış durumda. Artık ne yapacağını bilmeyen bir duruma dönüştü” şeklinde konuştu.
Uca, Öcalan için dünyanın birçok yerinde özgürlük kampanyası başlatıldığını işaret ederek, şöyle devam etti: “Bu kampanyalar Avrupa ülkelerinden Latin Amerika ülkelerine ve Ortadoğu ülkelerine kadar birçok yerde kitlesel ve yoğun katılımla devam ediyor. Öcalan özgür olana kadar bu kampanyalar devam edecek. 15 Şubat öncesi 300’ün üzerinde gözaltı yaşandı. Ancak halk, komployu kınamak için alanlara kitlesel bir şekilde çıktı. Öcalan’a özgürlük talebi Kürt halkının değil dünya halklarının talebi olmuş durumda” diye kaydetti.
DÜŞMAN HUKUKU
ÖHD Genel Sekreteri Rengin Ergül ise, cezaevlerine yaşanan hukuksuzlukların “düşman ceza hukuku”yla devrede olduğunu söyledi. Ergül, “Düşman ceza hukukuyla cezaevlerinde tutuklu bulunanları yok etme amacı taşıyor. Kürtlerin hukuk aracıyla yok edilmeye çalışılması durumu var. Bu sadece cezaevlerinde yaşanan bir durum değil. Cezaevi dışında da bu durum var. Cezaevinde kalmış insanlara pişmanlık yasası dayatılıyor. Bu bir işkence döngüsüdür. Daha önce devreye koydukları kararlara bu seferde infaz yakılmasını da ekledi. Tek kolu olmayan kişiyi hücreye koyup, tek başına kalmaması için yanına birini gönderdiler. Bu kişiyi bırakma yerine bunu yaptılar” diye konuştu.
ÖZGÜRLÜK TALEBİ
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a özel yasalların uygulandığını söyleyen Ergül, şunları söyledi: “Sayın Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesiyle birlikte özel bir yasal oluşturuldu. Özel bir konseptin ürünü olan bu cezaevinde, neredeyse tüm hakları elinden alınmış durumda. 2014 yılında avukatların AİHM’e taşıdığı dosyada mahkeme, umut hakkının tanınmasını Türkiye’den istedi. Ancak Türkiye bu kararı uygulamadı. Bunun için Bakanlar Komitesi’ne 2 defa başvurduk. Türkiye’nin gerekli adımları atmasını istedik. Komite, Eylül 2022’ye kadar Türkiye’nin eylem planını ortaya koymasını istedi. Sayın Öcalan 25 yılını doldurmak üzere artık bu yasanın devreye girmesi ile birlikte Öcalan’ın serbest bırakılması gerekiyor. Tecrit yerine özgürlük talebini dillendirmemiz lazım.”