FEDA’nın organize ettiği anmada, Dersim katliamı, hafıza, direniş ve özgürlük mücadelesi üzerine konuşmalar yapıldı; Alevi erkânı uygulanarak tüm şehitler anıldı.
Jiyan News – Abone Ol
Haberciliğimize destek olmak için abone olun!
Avusturya’nın başkenti Viyana’da FEDA’nın organizasyonuyla, Kürdistanlıların katılımıyla Seyîd Rıza ve yoldaşlarını anma etkinliği düzenlendi.
Anmanın açılış konuşmasını yapan Pir Hüseyin, Önder Apo’nun başlattığı sürece dikkat çekerek mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı.
Saygı duruşu öncesinde Alevi erkanına uygun olarak mumlar yakıldı; özgürlük mücadelesi şehitleri için gulbang verildi.
Yazar İmam Canpolat konuşmasında yaşanan tarihsel katliamlara değinerek Dersim katliamını aktardı. Canpolat, 1935’ten itibaren Dersim’in askeri kuşatma altına alınarak sistematik bir yok etme politikasına maruz bırakıldığını belirtti. 1937–38 kırımıyla birlikte “Dersim’e sefer yapanın zafere ulaşamadığı” geleneğin kırıldığını, bu tarihsel sürecin bugün hala halkın mücadelesiyle sürdüğünü ifade etti. Devamında Önder Apo üzerindeki ağır tecride dikkat çekti ve “Kürtler ilk kez özgürleşmeye bu kadar yakın; mücadeleyi büyütmeliyiz” dedi.
Cuma Tak ise konuşmasına Seyîd Rıza, Nuri Dersimî ve Zarife’yi anarak başladı. Dersim’in kapitalizmin etkileriyle kirletilmeye çalışıldığını ancak halkın özüne bağlı kaldığını söyleyen Tak, hafızanın yok edilmesinin bir halk için en büyük tehlike olduğunu vurguladı. Tak, şunları belirtti: ““Dersim toplumunu tanıdıkça insan, kendi öz geçmişiyle ve halkın özüyle buluştuğunu hisseder. Bir yandan bizi katlederken özümüzü yok etmeye çalıştılar. Dersim, kolektif hafızamızın en önemli parçalarından biridir. Eğer bir halkın hafızası ihanet virüsüyle zehirlenirse sağlıklı bilgi veremez. Dersim ise hep doğruluk ve iyilikle buluşturan bir hafızadır. Dersim’de 71 bin insan katledildi; bunu unutamayız. Bir halkı işgal edebilirsiniz ama o halk kendini yeniden toparlar, yeniden yaratır. Ancak hafızasını felç ederseniz ayağa kalkması zor olur. Dersim’i böyle anlamak gerekir. Dersim, Kürdistan halkının en kadim yarasıdır. Bu halk bu yarayla iki şey yaşadı: Bir, kendisinden uzaklaştırılarak başka toplumların dili ve kimliğiyle yaşamaya zorlandı. İki, direnenler Seyîd Rıza’nın yolunu seçti; Ali Haydar Kaytan, Sakine Cansız, Rıza Altun ve binlercesi bu yaranın merhemi olmak için büyük bir direniş sergiledi. Biz kendi öz varlığımızı koruduk; bunun adı öz savunmadır. Devlet biliyordu ki Dersim düşmediyse, bu hem direniş kalemiz hem de öz savunmamızın tüm Kürdistan’a yayılabileceği bir merkezdi; direniş ateşi orada hep yandı.”
Etkinlik, dengbêj dinletisi ve sinevizyon gösterimiyle sona erdi.
