Urfa’daki cezaevlerini ziyaret eden ÖHD’li Ayşe Şehriban Demirel, “Abdullah Öcalan’a özgürlük” talebiyle açlık grevinde olan tutsakların eylemlerinde kararlı olduklarını belirtti.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde mutlak tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 34 aydır haber alınamıyor. İmralı’daki mutlak tecride karşı 10 Ekim 2023 tarihinde uluslararası çapta başlatılan “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyasıyla tepkiler sürdürülürken, cezaevlerindeki açlık grevi 36’ncı gününe girdi. İnsan hakları ihlalleri ve kötü muamelenin arttığı cezaevlerindeki tutsakların eylemine karşı yetkililer ise kör ve sağırı oynuyor.
Urfa’daki cezaevlerini ziyaret eden Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Merkez Yöneticisi Ayşe Şehriban Demirel, açlık grevinde bulunan tutsakların durumuna ilişkin konuştu.
‘TUTSAKLAR EYLEMLERİNDE KARARLI’
Tutsakların, taleplerine dair somut adım atılmasını beklediklerini belirten Demirel, “Cezaevlerine yaptığımız ziyaretlerde var olan tecrit durumunu birçok hak ihlaliyle tespit ettik” dedi. Açlık grevinde olan tutsakların kötü muameleye maruz kaldıklarını aktaran Demirel, “Cezaevi idaresi açlık grevine giren tutsaklar hakkında disiplin soruşturmaları başlatmış durumda. Bu soruşturmalar neticesinde aile görüşleri engellenirken, etkinliklere katılma hakkı da gasp edilmektedir. Buna karşı yapılan itiraz ise sonuçsuz kalmaktadır. Açlık grevi taleplerine ilişkin sivil toplum örgütlerine yazdıkları mektupların gönderilmediğini söylediler. Aynı şekilde kötü muameleyi aşan yaklaşımların devam ettiğini ifade ettiler. Ancak buna karşı taleplerinde ısrarcı olduklarını, vazgeçirmeye çalışan idareye karşı eylemlerinde ısrarcı olduklarını da dile getirdiler. Yine Sayın Abdullah Öcalan’a mektup gönderdiklerini ve İmralı Adası’na sevk taleplerinin de belirli aralıklarla devam ettiğini aktardılar” ifadelerini kullandı.
İHTİYAÇLAR KARŞILANMIYOR
Açlık grevine giren tutsaklara gereken vitamin ve gıdaların idare tarafından verilmediğini söyleyen Demirel, “Açlık grevindeki tutsakların gün boyu almaları gereken beş bardak sıvı verilmiyor. Sadece tuz, şeker ve limon veriliyor. Herhangi bir durumda hastaneye sevk sırasında çıplak arama ve jandarma tarafından kötü muameleye maruz kalıyorlar. Kelepçeli muayene, saatlerce bekletilme gibi nedenlerden ötürü de hastaneye gitmeyi ret ediyorlar” diye belirtti.
‘TOPLUMSAL MÜCADELE ŞART’
Abdullah Öcalan üzerinde devam eden tecridin birçok hak ihlali ve hukuksuzluğa neden olduğunun altını çizen Demirel, “Var olan hukuksuzluğun nedeninin tecrit olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü 1999 yılında Sayın Öcalan, Türkiye’ye getirildiğinde İmralı Adası’nda ona özel cezaevi yapıldı. Dünyada bunun bir örneği yok. Orada bir sistem ve laboratuvar oluşturulmaya çalışıldı. Ulusal ve uluslararası hukukta her tutsağın koruyucu anlamda düzenlenen hakları orada askıya alındı. Ancak bunun ciddiyeti toplumsal muhalefet tarafından algılanmadı. Algılanmadığı içinde buna karşı çıkışlar gerçekleşmedi. Sayın Öcalan bir siyasi aktör ve halk önderi. Ancak, Türkiye muhalefeti tarafından bu durum göz ardı edildi. Uzun zamandır Sayın Öcalan’a yönelik kararlar uygulanmıyor ve durum ülkede yaşanan diğer hukuksuzlukları beraberinde getirdi. Son olarak Can Atalay kararı da bunun bir sonucudur. Toplumun diğer muhalefetinin de bunu görmesi ve buna göre tepki göstermesi gerekiyor. Çünkü Kürtlere yönelik uygulanan istisna hukukuna karşı tüm kesimlerin birlikte mücadele etmesi gerekiyor. Aksi takdirde daha fazla hukuksuzluk ve hak ihlalini tartıştığımız bir süreç ortaya çıkacak” diye belirtti. (MA)