Genç: Newroz Türkiye için yeni dönemin startı

PAYLAŞ - BEĞEN

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, Newroz’un “yeni bir dönemin startı” olabileceğini belirterek, “Muhalefet, bu tabanın temsilcilerini görmeden yeni bir Türkiye vaadinde bulunamaz. Bu kitleyi görmeden yeni Türkiye kurulamaz” dedi.

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, bu yıl “Dem dema serkeftinê ye (Şimdi kazanma zamanı)” şiarıyla finali yapılan Diyarbakır’da yapılan Newroz kutlamalarındaki atmosferi ve öne çıkan talepleri değerlendirdi. Newroz’un iktidarın yasakları arttırdığı ve sokakları illegalize ettiği bir dönemde kutlandığına dikkati çeken Genç, kitlesel mitinglere dönüşen kutlamalarda birçok mesajın öne çıktığını kaydetti. Genç, kutlamalara katılan milyonların renklerinden giysilerine, yaş skalasından eğlenme biçimlerine ve sloganlarına kadar her bir durumun ayrı ayrı mesajlar taşıdığını söyledi. 

EN RENKİ NEWROZ

“Newroz, Türkiye için yeni dönemin startı olabilir” diyen Genç, ülkede son 6-7 yıl içerisinde temel hak ve özgürlük alanlarında yaşanan kısıtlamalara değindi. Son Newroz’da toplumun yasaklara karşı durduğu yeri belirlediğini ifade eden Genç, “En renkli katılımla, en yoğun genç katılımın sağlandığı bir Newroz süreci yaşadık. İnsanların kimlik ve inanç yapılarını düşünsel bağlamda ifade eden, bütün imge ve simgeleri ile kendisini geleneksel olarak belli etmek isteyen kişilerle karşı karşıyaydık. Newroz, Türkiye’nin çok çoğulculuğuydu, çok renkliliğiydi. Öte yandan bu renklilik ve bu çoğulculuğa karşı olarak hükümetin ve devletin hukuku kullanma biçimi, asayişi kullanma biçiminin de bir göstergesi oldu” diye konuştu.

KİTLENİN DURUŞU

Kendisinin de katıldığı Diyarbakır Newroz’unda insanların son yıllardaki en baskıcı durumla karşı karşıya kaldığını ifade eden Genç, “Resmen izin verilmiş olan Newroz’un fiilen yasaklandığı kutlamaya tanık olduk. İnsanlar, saatlerce kontrol noktalarında tutulup, içeriye sokulmadı. İnsanların bıkarak, ürkerek geri çekilmesini sağlayacak her türlü uygulamalar oldu. Bu yetmedi kitleyi dağıtmak için gaz, plastik mermi ve tazyikli su kullanıldı. Açık bir provokasyon hali vardı. Bütün bunlara rağmen kitlenin duruşu çok kıymetliydi. Halk, ne kadar sıkıştırılırsa sıkıştırılsın, boğulmak istenilirse istenilsin, ısrarla sakin durmayı biliyordu. Tüm bu provokasyonlara rağmen yüz binlerce insan Newroz meydanına girdi” ifadelerini kullandı.

Kontrol noktalarında “kitlesel taciz” durumun yaşandığını ifade eden Genç, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliğinde de benzer durumun yaşandığını anımsattı. Genç, “Halk Newroz meydanına girmekten ve bu taciz uygulamasını teşhir etmekten de geri durmadı. Birçok kadının kabinlerden çıkarken ‘vücudumuza dokunamazsınız, bedenimiz bizimdir’ diye çığlık attığına tanıklık ettim. Kitlesel taciz uygulaması devlet adına gelişti. Bunun adı taciz ve ‘siz bunu nasıl yapıyorsunuz’ diye sorduğumuzda ‘evet, bize böyle bir talimat geldi’ diyen polislerle karşılaştık” şeklinde konuştu.

HALKIN TALEPLERİ

Genç, yasak ve engellemelere rağmen alanları dolduran milyonlar tarafından verilen en önemli mesajların ise, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt ulusal birliğinin sağlanması olduğunu kaydetti. Genç, “Ulusal birliğe daveti bu defa halk yaptı. Siyasal partiler eskiden dile getiriyordu. Ama birlik çağrıları çok ilerlemiyordu. Bu defa halk, kıyafetleriyle, renkleriyle ve flamalarıyla ulusal birlik çağrısında bulundu. Bu çağrı Kürt siyaseti adına hareket eden tüm siyasetçilere bir görev ve ödev de yüklüyor. Halk, ayrıca Kürt ulusal taleplerine dair olarak politika üretme çağrısında bulunuyordu. Aynı zamanda ret ve asimilasyon politikasına dönük olarak da iktidara, ‘politikalarınız hiçbir işe yaramıyor’ dedi” ifadelerini kullandı.

ÖCALAN SLOGANLARI

Kutlamalar boyunca sık sık Öcalan için atılan sloganların da önemli bir nokta olduğunu söyleyen Genç, “İnsanların çözüm istediği ve çözümün adresini ne olduğuna dair söylem kurduğu bir mekandı. Bunları birleştirdiğimizde hem Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması hem Kürt sorununun barışçıl çözümüne dair talepler açığa çıktığını söylemek gerekiyor” diye kaydetti.

GENÇLERİN MESAJLARI

Diyarbakır’daki kutlamalarda özellikle gençlerin yoğunlukta olmasını da değerlendiren Genç, “Bu gençlerin bir kısmı apolitik gibi görülse bile -hani çok uzun süredir Kürt gençleri üzerinden bir politika geliştirildi- bugün Newroz’da bütün apolitikleştirme beklentisine rağmen gençlerin politik zeminde büyüdüğünü gördük. Meşruluk alanlarını genişletecek bir çözüm talebinde bulundu gençler. Çünkü çözümün adresi konusunda zaten sloganlar ve söylemleri vardı” dedi. Gençlerin, 2013’te başlatılan ve 2015’te kesilen sürecin yeniden başlatılıp genişletilmesi üzerine bir mesaj verdiğini ifade eden Genç, “Dolmabahçe Mutabakatı’na dönülmesi ile ilgili çağrıları bir önceki Newroz’da da görmüştük. Ama bu defa kitle çağrıdan ötesini istiyor artık. Toplumsal destek ve talep zeminin oluşmuş olması, siyasetçilere ve karar alıcılara dayatma içeriyor. Newroz alanındaki gençler, kendilerine yeni bir siyasal alan aradığını da söyledi. Eğer Newroz meydanlarına katılan bu yeni kuşak gençlerin yeni dünya algısına uygun siyaset ve eylem biçimleri geliştirilmezse ve mevcut politikaların dönüşümü sağlanmaz ise, bu gençlik ileride Türkiye’nin dışında bağımsız bir mücadele sürecektir” şeklinde konuştu.

‘İKTİDAR DA MUHALEFET DE GÖRMELİ’

Genç, alandan HDP ve Kürt siyasetini mesafeli duran ve “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” arzusunda olduğu iddiasında bulunan muhalefet ile Kürtleri yok sayan iktidara da çok önemli mesajlar verildiğini ifade etti. Genç, şöyle devam etti: “Muhalefetin, bu tabanın siyasetini ve taleplerini temsil edenleri görmeden, onlarla bağ kurmadan iktidar olma ve yeni bir Türkiye vaatlerde bulunma şansının olduğunu düşünmüyorum. İktidarı oluşturanların da muhalefeti oluşturanların da bu kritik seçim sürecinde Newroz tabanını temsil eden siyaseti sıradanlaştırma, ötekileştirme hakkı bulunmamaktadır. Aksi durum bugün içinde olduğumuz Türkiye’nin devamından başka hiçbir şey getirmeyecektir. Bu önemli kitleyi görmeden yol almak, yeni Türkiye’nin kurulamaması anlamına gelir.”

MA

Leave a Reply