Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Kobanê Davası’nın görüldüğü Sincan Cezaevi’nde engizisyon mahkemesinin kurulduğunu belirterek, “HDP’yi susturacaklarını sananlar, er ya da geç bu halk tarafından yargılanacaklar” dedi.
HDP Sözcüsü Ebru Günay, partisinin Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısıyla gündeme dair gelişmeleri değerlendirdi. Günay, 20 Mayıs 2016’da HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın ile milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını hatırlatarak, halk iradesinin gasp edildiğini söyledi. Günay, iktidarın 1990’lı yılların karanlık uygulamalarını referans aldığını ve 1994 tarihinde DEP‘e yönelik gerçekleştirilen 2 Mart Darbesi’nin tekrarlandığını belirtti. Günay, “O tarihten beri Türkiye’de demokratik siyasete yönelik kesintisiz bir saldırı hüküm sürüyor. Bu darbeyle Meclis’in iradesini, halkın iradesini çetelere, mafyaya teslim ettiler ve şimdi bu kurdukları düzen tel tel dökülüyor. Demokratik siyaseti tasfiye ederek, yerine bu çete ve mafya düzenini ikame etmek istediler. Ancak ne biz mücadelemizden vazgeçtik ne tutsak alınan arkadaşlarımız tek bir adım geri attı ne de darbeciler amacına ulaştı. Sadece Türkiye halkları değil, bütün dünya demokratik siyasete kurulan kumpasları, komployu, darbecileri ve anayasaya aykırı olmasına rağmen bu darbeye destek verenleri unutmadı, unutmayacak” dedi.
DEVLET MAFYALAŞTI
“Şu an Türkiye’de olan biten ve ifşa olan kirli ilişki ağı söylediklerimizin tamamını bir bir teyit ediyor” diyen Günay, “Yıllardır Genel Kurul başta olmak üzere, mitinglerimizde, soru ve araştırma önergelerimizde, açıklamalarımızda, savunmalarımızda bu kirli ilişkileri bu suç şebekesini anlatıyoruz. Gerçekler örtbas edilemez dedik. Bugün sonuçları görüyoruz, daha da göreceğiz. Susurluk raporunu hazırlayan bürokratlar, ‘Kişilere değil, çerçeveye bakın’ diyor. Evet, bu sistem suç üretiyor. Devlet şeffaf, demokratik, denetlenebilir değil. Adaletle işleyen bir hukuk sistemi yok. Bu da devlet içinde çeteleşmeyi, devletin mafyaya teslim edilmesini beraberinde getiriyor” dedi.
‘SUÇ ÖRGÜTLERİNİN ÇIKAR ÇATIŞMASINA TANIKLIK EDİYORUZ’
Günay, “Bugün yönetici konumunda olan kişiler, ele geçirdikleri güç ve konum sayesinde, özellikle mafya-çetelerle kurdukları ilişkiler üzerinden, paramiliterleştirilen basın yayın organları ile siyaset yapıyorlar. Üzerinden rant devşirdikleri milliyetçi ve şoven duygularla demokratik siyaseti, hak arama mücadelesini boğmak için her türlü yalan ve hileye başvuruyorlar. Şimdi biz devlet içine çöreklenen suç örgütlerinin çıkar çatışmasına tanıklık ediyoruz. Anlatılanların ifşa edilenlerin hiç biri sürpriz değil, itiraflar malumun ilanıdır. Halkı açlığa sevk ederken kendileri zevk û sefa içinde yaşayanların nasıl birer yolsuzluk ve suç makinesi olduğu ortaya çıkan itiraflarla teyit edildi. Bu ilişkiler ağında bulunanların tamamı milyonların kaderi ile oynayan, toplum düşmanı, sivillerin kanına girmiş birer örgütlü çete unsurudur” ifadelerini kullandı.
Günay, partisinin Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
‘HESAP VERMEK ZORUNDALAR’
“Çete-mafya-kontra yapıları her zaman ülkenin yönetiminde aktifti. Bunu en iyi Kürtler bilir, en çok Kürtler devletin bu yüzü ile uğraştı. Bugün yaşananlar bir düzeltme talebi değil, yeni bir yapının kurulmasına dair ortaklık kavgasıdır. Düzeltilmesi istenen rant ve mafya düzeninin restorasyondur. Bu karanlık yapı o kadar palazlandı ki, devlet mafyalaştı, mafya devletleşti. İşte ortaya çıkan hakikat budur. İşin vahimi iç güvenliğin başındaki İçişleri Bakanı’nın bütün bu kirli ilişkilerin göbeğinde yer almasıdır. Her gün partimize saldıran, demokratik siyasete düşmanlık yapan Soylu, bu saldırılarla esas olarak işlediği suçları örtbas etmeye çalışıyor. Ama nafile mafya ve çete yöntemleriyle devlete çöreklenenlerin tamamı er ya da geç bu halka, adalete hesap vermek zorundadır.
‘SOYLU İSTİFA ETMELİ’
Yapılan itiraflar ve deliller ışığında, İçişleri bakanı sadece istifa etmemeli, Yüce Divan’da yargılanmalıdır. Bu çürümüşlüğü ortaya çıkaran sistem lağvedilmeli, demokratik, denetlenebilir, şeffaf, çoğulcu bir yönetim sistemi inşa edilmelidir. Meclis bünyesinde acil bir araştırma komisyonu kurulmalı, ortaya çıkan medya-mafya-devlet ayağının esas ayağı olan finansman, siyasi ve başka ayakları da bir an önce ortaya çıkmalıdır. İkiyüzlülükleri ortaya çıkanların daha çok HDP’ye saldırarak kendilerini aklama devri bitmiştir. Suçlarınızı HDP’ye saldırarak, hamaset yaparak örtemezsiniz. Halkımızla birlikte bu suçlular ittifakına, bu toplum düşmanı ittifaka karşı temiz ve demokratik bir geleceği yaratacağız.
‘İKİYÜZLÜLÜĞÜN KANITI’
Vitrinlerde Filistin için gözyaşı döker gibi görünen AKP rejimi, İsrail ile sürdürdüğü ilişkiler üzerinden Filistin’e karşı saldırıların ortağıdır. 2000’li yıllardan bu yana Türkiye’den İsrail’e satılan 10 milyarlarca dolarlık çimento, inşaat demiri ve benzeri inşaat yan ürünlerinin Filistinlileri birbirinden ayıran duvarlar arasına hapsetmesindeki başat rolü inkâr edilemez. AKP İktidarı, aslında Filistin halkının haklarını değil, ihvancı grupların çıkarlarını önceliyor, yani bu ölüm kalım üzerinden ideolojik hesaplar yapıyor. Filistin’de bile ayrımcı ve kutuplaştırıcıdır. AKP İktidarı Filistin’deki şehirlerin bombalanmasına ve sivillerin katledilmesine karşı gerçekten ilkeli biçimde yaklaşsaydı bugün ve önceki yıllarda Gazze’de olduğu gibi 2016’da Cizre’nin, Sur’un, Nusaybin’in ve Şırnak’ın tanklarla ve toplarla İsrail’in yaptığı gibi sistemli devlet terörüne başvurulmazdı. İlkeli olunsaydı ülkedeki darbe mekaniğinin devreye girmesi yerine çözüme dair diyalog ve müzakere kanalları açık tutulurdu ve belki bugün gençlerin göç etmediği, ölümlerin yaşanmadığı bambaşka bir siyasi ve sosyal bir tabloya tanıklık ederdik. Filistin’de zulme karşı duruş sergileyenlerin içeride Kürt halkına ve haklarına karşı İsraillileşmesi yaşadıkları ikiyüzlülüğün kanıtıdır.
ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI
AKP İktidarı, kendi geleceğini savaşların ve çatışmaların devamına ipotek etmiş bir yönetim olarak savaşı Irak Kürdistan Federal Bölgesi içlerine taşıyor. 90’lardan bu yana devam eden sınır ötesi operasyonlar ülkeye daha fazla ölüm ve emekçi halklara daha büyük bir ekonomik külfet olarak yansımaktan başka bir işe yaramadı. Bundan sonra da bu saldırılar Kürt sorununu, ekonomik krizleri derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Ülkeye savaşı dayatanlar mafya, çete ilişkileri ağıyla ülkenin kaynaklarına çökenlerdir. Halkın evlatlarına ölüm, kendi evlatlarına lüks ve şatafatı reva görenlerdir. Hem ülke içinde hem Ortadoğu coğrafyasında çözümsüzlüğü dayatan mezhepçi, militarist ve ikiyüzlü politikaların sona ermesi için bu kirli, çürümüş siyaset tarzının sona ermesi için mücadelemizi sürdürüyoruz. Halkın da bu iktidarı göndermek için sabrı kalmadı. O yüzden kısa zamanda erken seçimlerin yapılması çağrısında bulunuyoruz.”